Duha namazı, Peygamber Efendimizin sünneti olup diğer adı kuşluk namazıdır. İki rekât ile on iki rekât arasında kılınabilir. Duha namazı ne zaman kılınır? Zamanını hesaplayalım. Şer'i gündüzün dörtte biri geçtikten sonra başlayıp, zeval vaktine kadar devam eder. İmsak vaktine şer'i gündüzün dörtte biri ilave edilince kuşluk vaktinin başlangıcı bulunur. Örneğin 21 Aralık'ta imsak 05:31 akşam ise 16:44'te oluyor. Bu şekilde şer'i gündüzü 11 saat 13 dakika olarak buluruz. Bunun dörtte biri 2:48'dir İmsak vakti üzerine eklersek 5.31+2.48=8.19 bulunur. Böylece kuşluk vakti 8:19'da başlayıp zeval vakti olan güneşim tepeden batıya yöneldiği zamana kadar yani öğle namazından 45 dakika öncesine kadar zamandır.

Peygamber Efendimiz (S. A. V.) Duha namazını söyle anlatıyor: “ Kim iki rekât Duha namazı kılarsa o kimse gafil kimselerden olmaz. Kim Duha namazını dört rekât kılarsa Allah'a (C. C.) ibadet eden kimselerden olur. Kim bu namazı altı rekât olarak kılarsa o gün ona Duha namazı olarak kâfi gelir. Kim yine bu namazı sekiz rekât kılarsa, Allah (C. C.) o kimseyi kendisine itaat eden kimselerden kabul eder. Kim ki bu Duha namazını on iki rekât kılarsa Allah (C. C.) ona cennette bir köşk yapar. ”

Biz insanlara Allah (C. C.) öyle bir zaman sermayesi vermiştir. Bu sermayeyi dilediğince kullanan insanlar günlük işlere dalarlar, yoğun işlerle ilgilenirler geri kalan zamanda da dinlenir ve istirahat ederler. Özellikle böyle yoğun dünya telaşına kapılan insanlar bu zaman diliminin bir bölümünde Allah'ı 8c. C.) hatırlayarak Duha namazı kılmaları gündüzü nafile ibadetle ihya etme yönünde büyük kazançtır.

Farz ve vacip olan ibadetlerin mesuliyeti vardır ve her mümin onları yerine getirmekle mükelleftir. Farzın dışında Peygamber Efendimizin bize öğretmesi ile öğrendiğimiz sünnet ibadetler vardır ki bunları yapmak büyük sevaplara vesile olur. Bu ibadetlerin bir önemi de Allah'ın (C. C.) bize zorunlu tutmadığı halde sırf Allah'ı (C. C.) hoşnut etmek için yapıldığında Allah'ın (C. C.) rızasını daha kolay kazanabilmektedir. Bir kudsi hadiste Allah-ü Teâlâ şöyle buyuruyor: " Kulum nafilelerle bana yakınlaşır. Sonunda ben onu severim ve onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Kulum benden bir şey dileyecek olursa, mutlaka onu veririm. Bana sığınacak olursa, mutlak onu himayeme alırım. (Buhari)

Peygamber Efendimiz (S. A. V.) Duha namazını kılmaya özen göstermiş ve fazileti konusunda da ashabını bilgilendirerek bu namaza devam etmelerini teşvik etmiştir. Duha namazının müdavimleri arasında ilk sırayı alan Peygamber Efendimizin ev halkıdır. Sonra en yakınları ve Ashab-ı Suffedir. Çünkü Efendimiz yaşadığı ile örnek bir insandı. Bu yüzden de Efendimizin önem verdiklerine yanındakiler ve ashabı da önem vermekteydi.

Günün ilk azmanları dünya telaşının en yoğun olduğu zaman dilimidir. Rızık arama, eğitim, öğretim, koşuşturma derken dünya işlerinin yoğun olduğu bu zaman diliminde Duha namazı kılınarak Allah'a (C. C.) dua etmek hem Allah'ın (C. C.) her şeyin üstünde olduğunu gösterme ve değer verdiğini bildirme adına hem de dünyalık işler için birazda olsa fren koyma anlamında önemlidir. Bir nebze de olsa işlerin yoğunluğu arasında bu namazı ile Allah'ı (C. C.) hatırlamak, ona yanaşma ve sevgisini kazanma adına oldukça önemlidir.